Dünya Bankası Nedir?
Dünya Bankası Nedir? Dünya Bankası tarihi; II. Dünya Savaşı’nın ardından 1944 yılında Bretton Woods Konferansı’nda kurulan bir uluslararası finans kuruluşudur. Tam adı “Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası” (International Bank for Reconstruction and Development – IBRD) olan Dünya Bankası, asıl olarak savaş sonrası dönemde Avrupa’nın yeniden inşa edilmesi amacıyla kuruldu.
Dünya Bankası, gelişmekte olan ülkelerin kalkınma projelerini desteklemek, yoksulluğu azaltmak, ekonomik istikrarı teşvik etmek ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik etmek gibi hedeflerle faaliyet gösterir. Bu amaçla, Dünya Bankası proje finansmanı, teknik yardım, araştırma ve danışmanlık hizmetleri sunar.
Zaman içinde bir grup haline gelerek “Dünya Bankası Grubu” (World Bank Group) olarak bilinen kuruluş, beş ana kurumu içinde barındırmaktadır.
Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD), 1945 yılında kurulan ve gelişmekte olan ülkelerin kamu sektörüne kredi sağlayan bir kuruluştur. Türkiye, bu kuruma 1947 yılında üye olmuştur. Türkiye, kişi başına düşen gayri safi milli hasılaya (GSMH) göre yapılan dört gruplu sınıflandırmada 3. grup kategorisinde bulunur, bu sayede 5 yıl geri ödemesiz ve 17 yıla kadar vadeli kredi imkanlarından faydalanır. Türkiye’nin IBRD içindeki sermaye katkısı ve oy gücü, toplamın %0,5’ini temsil eder.
Uluslararası Kalkınma Birliği
Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA – International Development Association), 1960 yılında kurulmuş bir uluslararası finans kuruluşudur. IDA, kişi başına düşen gelir düzeyi yoksulluk sınırının altında olan ülkelere finansal destek sağlar. Genellikle bu ülkelere düşük veya sıfır faizli, uzun vadeli (35-40 yıl) kredi imkanları sunar. Türkiye, 1960 yılında IDA’ya üye olmuş olup, toplam sermaye içindeki payı %0,9 seviyesindedir. Ancak Türkiye, bu kaynağı şu an için kullanmamaktadır.
Uluslararası Finans Kurumu
Uluslararası Finans Kurumu (IFC – International Finance Corporation), 1956 yılında kurulan bir uluslararası finans kuruluşudur. IFC’nin ana görevi, gelişmekte olan ülkelerde özel sektöre finansal destek sağlamak ve özel sektörün büyümesini teşvik etmektir. Türkiye, IFC’nin kurulduğu yıl olan 1956’da bu kuruluşa üye olmuş olup, toplam sermaye içinde %0,6 paya sahiptir.
Çoktaraflı Yatırımlar Garanti Ajansı
Çoktaraflı Yatırım Garanti Ajansı (MIGA – Multilateral Investment Guarantee Agency), 1985 yılında kurulan bir uluslararası finans kuruluşudur. MIGA’nın temel amacı, gelişmekte olan ülkelerdeki yabancı yatırımları desteklemek ve ticari olmayan risklere karşı güvenceler sağlamaktır. Bu riskler arasında döviz transfer sıkıntıları, kamulaştırma ve millileştirme gibi faktörler bulunur. Türkiye, MIGA’ya 1988 yılında üye olmuş ve bu kurum içinde sermaye payı ile oy gücü %0,4 seviyesindedir.
Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi
Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıkları Çözüm Merkezi (ICSID – International Centre for Settlement of Investment Disputes), 1965 yılında kurulan bir uluslararası hukuk kuruluşudur. ICSID, uluslararası yatırım anlaşmazlıklarının çözümüne odaklanır ve arabuluculuk ile hakemlik davalarını işler. Ayrıca tahkim ve uzlaşma panelleri için kurallar geliştirir ve uzlaştırma komisyonu olarak görev yapar. Türkiye, bu merkeze 1987 yılında katılmıştır.
Kriterlerin gelişimi
Çeşitli gelişmeler, 2015 yılı için Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin bazılarının gerçekleşmesine katkıda bulundu. Bu hedeflerin başarıya ulaştırılabilmesi için altı önemli kriterin karşılanması gerekmektedir: Afrika ve kırılgan ülkelerde daha güçlü ve kapsayıcı ekonomik büyüme, sağlık ve eğitimde artan çabalar, kalkınma ve çevre meselelerinin entegrasyonu, daha etkili yardımın yanı sıra ticaret müzakerelerinde ilerleme ve çok taraflı kurumlar gibi Dünya Bankası gibi uluslararası organizasyonlardan daha güçlü ve odaklı destek.
Aşırı Yoksulluk ve Açlığın Ortadan Kaldırılması: 1990’dan 2004’e kadar, aşırı yoksulluk içinde yaşayan insanların oranı yaklaşık üçte birden beşte birin altına düştü. Sonuçlar, bölgeler ve ülkeler arasında büyük farklılıklar gösterse de, bu eğilim, dünya genelinde yoksulluk içinde yaşayan insanların yüzdesini yarıya indirme hedefine ulaşmanın mümkün olabileceğini göstermektedir. Ancak, Afrika’da yoksulluğun artması beklenmektedir ve dünyadaki yetersiz beslenen çocukların %90’ının yaşadığı 36 ülkeden çoğu Afrika kıtasında bulunmaktadır.
Evrensel İlköğretimin Gerçekleştirilmesi: Gelişmekte olan ülkelerde okula giden çocukların oranı 1991’de %80 iken, 2005’te %88’e yükseldi. Ancak, 2005 yılı itibariyle okula gitmeyen yaklaşık 72 milyon çocuğun %57’si kızlardan oluşmaktaydı.
Cinsiyet Eşitliğinin Teşvik Edilmesi: İşgücü piyasasında, kadınlar için ilerleme yavaş olmakla birlikte, dünya genelinde kadınların önemli bir bölümü, %60’tan fazlası, ücretsiz aile işçisi olarak aile ekonomisine katkı sağlamaktadır. Dünya Bankası Grubu’nun Toplumsal Cinsiyet Eylem Planı, kadınların ekonomik olarak güçlenmesini teşvik etmeyi ve toplumsal cinsiyet eşitliği aracılığıyla ortak büyümeyi desteklemeyi amaçlamaktadır.
Çocuk Ölümlerinin Azaltılması: Dünya genelinde hayatta kalma oranlarında belirli bir iyileşme gözlenmektedir. En hızlı iyileştirmelere en acil ihtiyaç duyulan bölgeler Güney Asya ve Sahra Altı Afrika’dır. 2005 yılında yaklaşık 10 milyon beş yaşın altındaki çocuğun ölümü tahmin edilmekteydi ve bu ölümlerin çoğu önlenebilir nedenlerden kaynaklanıyordu.
Anne Sağlığının İyileştirilmesi: Her yıl, hamilelik veya doğum komplikasyonları nedeniyle hayatını kaybeden yaklaşık yarım milyon kadının neredeyse tamamı Sahra Altı Afrika ve Asya gibi bölgelerde yaşamaktadır. Anne ölümlerine neden olan birçok faktör bulunmakta olup, bu ölümleri azaltmak için çeşitli sağlık müdahalelerinin geniş kapsamda ve etkili bir şekilde erişilebilir hale getirilmesi gerekmektedir.
HIV/AIDS, Sıtma ve Diğer Hastalıklarla Mücadele: Yıllık yeni HIV enfeksiyonları ve AIDS kaynaklı ölümler azalmış olsa da, HIV ile yaşayan insan sayısı artmaya devam ediyor. En olumsuz etkilenen sekiz Güney Afrika ülkesinde HIV yaygınlığı yüzde 15’in üzerindedir. Küresel olarak HIV tedavisi artmış olsa da, bu tedavinin yalnızca ihtiyaçların yüzde 30’unu karşıladığını göz önünde bulundurarak, bu alanda hala büyük eksiklikler bulunmaktadır. AIDS, Sahra Altı Afrika’da hala önde gelen ölüm nedeni olarak kabul edilmektedir ve 2007 yılında 1,6 milyon ölüm kaydedilmiştir.
Her yıl 300 ila 500 milyon sıtma vakası bildirilmekte ve bu hastalık 1 milyondan fazla ölüme neden olmaktadır. Bu vakaların ve ölümlerin yüzde 95’ten fazlası Sahra Altı Afrika’da görülmektedir.
Çevresel Sürdürülebilirliğin Sağlanması: Ormansızlaşma, özellikle biyolojik çeşitliliğin azaldığı bölgelerde hala kritik bir sorundur. Ayrıca, sera gazı emisyonları, enerji teknolojisindeki ilerlemeye rağmen hızla artmaktadır.
Kalkınma için Küresel Bir Ortaklık Geliştirilmesi: Bağışçı ülkeler taahhütlerini yenilediler ve mevcut çekirdek program geliştirme hızına ayak uydurmak için taahhütlerini yerine getirmelidirler. Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin gerçekleştirilmesine yönelik ilerlemeyi hızlandırmak amacıyla, Banka Grubu, çok taraflı ve yerel ortaklarla işbirliğine büyük önem vermektedir.