Resesyon Nedir?
Resesyon nedir; bir ekonominin belirli bir süre boyunca azalan ekonomik aktiviteye sahip olduğu ve genellikle GSYİH’de (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) birkaç çeyreklik bir azalma ile tanımlanan bir ekonomik durumdur. Bu azalışlar genellikle üretim, istihdam, tüketim ve yatırımlarda gözlenen negatif büyüme ile belirginleşir.
Resesyonlar ekonomik döngünün bir parçasıdır ve genellikle iş döngüsünün gerileme aşamasında meydana gelir. Genellikle birçok faktörün bir araya gelmesi sonucu oluşurlar ve ekonomik faaliyetlerde genel bir yavaşlama olarak ortaya çıkarlar. Resesyonlar genellikle ekonomik belirsizlik, işsizlik artışı, tüketici harcamalarında azalma ve işletme faaliyetlerinde daralma gibi olumsuz etkilere yol açarlar.
Resesyonlar, genellikle merkez bankaları ve hükümetler tarafından müdahale edilmeye çalışılan bir ekonomik durumdur. Para politikası araçları, maliye politikası önlemleri ve düzenleyici reformlar gibi çeşitli politika araçları kullanılarak ekonomik aktiviteyi canlandırmak ve toparlanmayı teşvik etmek amaçlanır.
Resesyonlar genellikle ekonomik belirsizlik ve endişe yarattığından, işletmeler ve bireyler genellikle harcamalarını kısar ve tasarrufa yönelirler. Bu durum, resesyonun etkilerini artırabilir ve ekonomik toparlanmayı zorlaştırabilir.
Son olarak, resesyonlar genellikle ekonomik verilerin gerçek zamanlı olarak izlenmesiyle tanımlanır ve genellikle bir ekonomik resesyonun resmi olarak tanımlanması için belirli kriterlerin karşılanması gereklidir. Bu kriterler genellikle GSYİH’de negatif büyüme ve işsizlik oranları gibi ekonomik göstergelere dayanır.
Resesyonun Belirtileri ve Göstergeleri Nedir?
- GSYİH Azalması: Bir ekonomideki en belirgin resesyon belirtisi, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) gibi ekonomik göstergelerdeki azalmadır. GSYİH’nin birkaç çeyrek boyunca negatif büyüme göstermesi, bir resesyonun habercisi olabilir.
- İstihdam Azalması: Resesyonlar genellikle işsizlik oranlarında artışla birlikte gelir. Şirketler işten çıkarmaları artırabilir ve yeni işe alımları durdurabilir, bu da işsizlik oranlarında belirgin bir artışa neden olabilir.
- Tüketim Azalması: Tüketiciler genellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde harcamalarını kısmaya eğilimlidirler. Bu, perakende satışlarda düşüşe ve tüketici güveninde azalmaya yol açabilir.
- Yatırımlarda Azalma: Şirketler, karlılığın düşmesi ve belirsizlik nedeniyle yeni yatırımlardan kaçınabilirler. Bu, sermaye yatırımlarında azalmaya veya durmaya yol açabilir.
- Fiyat Düşüşleri: Resesyonlar genellikle talepteki azalma ile birlikte fiyat düşüşlerine neden olabilir. Bu, enflasyon oranlarının düşmesine veya hatta negatif enflasyona yol açabilir.
- Faiz Oranlarının Düşmesi: Merkez bankaları genellikle resesyon dönemlerinde faiz oranlarını düşürerek ekonomiyi canlandırmaya çalışır. Bu, kredi maliyetlerini düşürerek tüketici harcamalarını ve işletme yatırımlarını teşvik etmeyi amaçlar.
- Borsa ve Varlık Fiyatlarında Düşüşler: Resesyonlar sırasında genellikle hisse senedi piyasaları ve diğer varlık fiyatları düşer. Bu, yatırımcı güveninde azalmaya ve servet kayıplarına neden olabilir.
- Bankacılık Krizleri ve Finansal Çöküşler: Resesyonlar sırasında bankalar ve diğer finansal kurumlar mali sıkıntılarla karşılaşabilir veya iflas edebilir. Bu durum, kredi arzında daralmaya ve finansal piyasalardaki dalgalanmalara yol açabilir.
Bu belirtiler ve göstergeler, resesyonun ekonomideki zayıflığını ve durgunluğunu tanımlamak için kullanılır. Her biri, ekonominin belirli yönlerindeki bozulmayı veya negatif değişiklikleri gösterir.
Resesyonun Sebepleri Nedir?
Resesyonun sebepleri çeşitli faktörlere dayanabilir ve genellikle bir dizi ekonomik, finansal ve sosyal etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. İşte resesyonun yaygın sebepleri:
- Finansal Krizler: Bankacılık sektöründeki sorunlar veya diğer finansal kurumlar arasındaki krizler, bir ekonomide resesyonu tetikleyebilir. Örneğin, 2008 mali krizi, ABD’deki mortgage krizinin küresel finansal sistemi etkilemesiyle birlikte büyük bir resesyona neden oldu.
- Tüketici Güveninde Azalma: Tüketicilerin ekonomiye olan güvenlerinin azalması, tüketim harcamalarını düşürebilir ve ekonomik aktiviteyi yavaşlatabilir. Özellikle ekonomik belirsizlik dönemlerinde, tüketiciler genellikle harcamalarını kısarlar ve tasarrufa yönelirler.
- Yatırım Azalması: Şirketlerin karlılığının azalması veya belirsizlik nedeniyle yeni yatırımlardan kaçınmaları, ekonomide yatırım düşüşlerine neden olabilir. Bu durum, işletme faaliyetlerinde daralmaya ve ekonomik büyümeyi sınırlamaya yol açabilir.
- Dış Ticaret Sorunları: Bir ülkenin dış ticaretindeki dengesizlikler veya ticaret savaşları, ekonomik büyümeyi etkileyebilir ve resesyon riskini artırabilir. Örneğin, ithalat ve ihracattaki anlaşmazlıklar veya ticaret kısıtlamaları, bir ekonominin büyümesini engelleyebilir.
- Fiyat Artışları ve Enflasyon: Yüksek enflasyon oranları ve artan fiyatlar, tüketici satın alma gücünü azaltabilir ve ekonomik büyümeyi sınırlayabilir. Merkez bankaları genellikle enflasyonu kontrol etmek için faiz oranlarını artırırken, bu da tüketici harcamalarını ve yatırımları azaltabilir.
- Büyük Ölçekli Doğal Afetler: Büyük ölçekli doğal afetler, bir ekonomide ciddi hasara yol açabilir ve ekonomik aktiviteyi geçici olarak durdurabilir. Örneğin, depremler, kasırgalar veya tsunamiler, bir bölgedeki üretim ve altyapıyı etkileyebilir ve resesyon riskini artırabilir.
- Politik Belirsizlik: Belirsiz politik ortamlar veya siyasi krizler, ekonomik karar alma süreçlerini etkileyebilir ve işletmelerin yatırım yapma konusundaki güvenini azaltabilir. Bu da ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir ve resesyon riskini artırabilir.
Bu faktörler, resesyonun oluşumunda rol oynayabilen ancak tek başına veya bir arada ortaya çıkabilen çeşitli etmenlerdir. Her biri, ekonominin belirli yönlerindeki dengesizlikleri veya zayıflıkları yansıtabilir ve resesyonun şiddeti ve süresi üzerinde etkili olabilir.